son görüşünüzden beri 900 küsur gün geçmiş olabilir.
unuttuğunuza inandırmış olabilirsiniz kendinizi ve artık içinizde, dışınızda taşımamaya karar vermiş olabilirsiniz yeni bir hayat için yeni kararlar aldığınız bir günün sabahı.
farklı dünyalarda yaşıyordunuz ve sizden daha iyilerini hak ediyordur; beklediği biri vardır, tipi değildiniz, sadece arkadaşıydınız ve karakterinizi, kişiliğinizi... bla bla bla. artık bu kelimeleri duymaktan nefret ediyorsunuzdur.
ayaklarınızı sürüye sürüye birbirinize ait olmadığınızı ve olmayacağınızı kabul etmiş de olabilirsiniz. bu hiç kolay olmamıştır ki en son ayak dirediğinizde anneniz sizi içinde kremalı nefis bir pasta ya da uzaktan kumandalı kırmızı bir araba olan bir vitrinin önünden uzaklaştırıyordur ellerinizden çekip.
ama önce, artık ve sadece bir rüyada olabileceği üzere kısa süreli bir karşılaşmadan sonra söyledikleriniz; last night i dreamt that somebody loved me.
ve hemen sonra herhangi bir yerde tesadüfen fark etmenizle taksiye binip uzaklaşması arasında geçen 10 saniyenin su yüzüne çıkardığı korkunç gerçek; hayır, bunların hiçbiri olmadı. kalbinize kazık çakmış ya da zaman zaman uyanıp hiddetini kusan bir yanardağ gibi. öylece duruyor.
ve daha kötüsü üst üste 100 kere dinlemek için buna benzer bir hikaye anlatan bir şarkı bilmiyorsunuz. belki de kendiniz yazmalısınız ha.
7 yorum:
ve bunları elbette çabucak geçelim anseolmo!
timur selçuk- ayrılanlar için.
birebir uymaz belki ama, bir sızı kalır ya, o işte.
Bu yazının altına bir imza atmak ve yazın hayatıma bir süre ara vermek istiyorum, sayın anselmo. Sivil hayatta karşıma çıkarsan, en çulsuz günümde bile bir bira borcum var sana.
pass geçtiğimizi sanıyoruz, geçemiyoruz, geçememişiz.
her ne kadar birebir uymuyorsa da teşekkürler deryik.
tony montana yazılı tişörtü her zaman giymiyorum everfever. yakamda da kırmızı karanfil olmayacak. beni nasıl tanıyacağını merak ediyorum;) ama seni yolda görsem tanıyacağımdan eminim çünkü önünde “ich bin schizophren” arkasında “ich auch” yazılı siyah bir t-shirt giydiğini biliyoruz. bir de sivil hayatta lafına güldüm. ne bu satırları ben kışladan yazdım, ne de senin üzerinde üniforma var şu anda;) tabi bir de yazın hayatına ara vermeni istemiyoruz gerekirse referanduma gideriz.
bir de şöyle bir şey var;
dön bana / cem özkan
üzülürüm yine
resmini görünce
maziye bakarak
vazgeçemem senden
bir ömür geçse böyle
ardından yalvararak
unuturum sandım
zamana bırakınca
seni nasıl sevdiğimi
ama bugün yine
söylüyorum hep aynı
hep aynı şeyi
dön bana yeniden ne olur
sev beni yeniden ne olur
al beni yanına ne olur
dön bana yeniden ne olur
ne olur
benim hissettiklerimi,benden önce yazanlardan nefret ediyorum,hem de bu kadar güzel cümlelerle.
sevgili anselmo,sivil hayatta karşıma çıkarsan :) sana bi efe yaş üzüm sözüm var..
benim şimdi sigara içmem,bu yazıyı hiç okumamış olmayı dilemem gerekiyo..
(fonda 'üstüme basıp geçme çalıyor')
sevgili ironic,
-nefret ettiğin birine bi efe yaş üzüm sözü vermenin ironisini görmezden gelelim- nazik ikramınızı geri çevirmek istemeyiz laakin yeşilaycı biri olarak ortaya karışık bir meyve tabağı dahi yeterli olabilir.
yine de o günkü ruh durumumuza bağlı olarak bu hakkımızı saklı tutmak istiyoruz; her hakkı mahfuzdur. (fonda dany brillant strangers in the night çalıyor)
Yorum Gönder