24 Haziran 2008

>kemal'in yeri

>From:
>To:
>Subject: Kemal'in Yeri
>Date: Sat, 16 Feb 2002 02:32:21 -0800 (PST)


>Neredeyse yazdan kalma sıcak bir günün akşamında
>EDOK'tan selamlar.
>
> Neden hala bot bağlamadan önceki hayatımdan hayal
>meyal hatırladığım nadir anlardan biri Kemalin
>yeri'nde oturup çay içtiğimiz ve sonra da xxx bey
>ve xxx hanımla (bkz. **** kargo) karşılaştığımız
>anlar bilmiyorum ki! Yoksa "kemalin yeri"ndeki çaylar
>şu ana kadar içtiğim en harika çaylar mıydı? veya orda
>oturup çay içerken karşımda duran adalar-marmara
>denizinden ibaret manzarası, o ana kadar gördüğüm en
>ilham verici, en unutulmaz görüntüler miydi?
>
> Belki de kemalin yeri veya mephisto kitabevi
>veyahutta kanlıca iskelesinin hemen yanındaki; önünden
>boğaz seferleri yapan veya şehir hatlarına ait
>vapurların geçtiği, tahta sandalyelerde oturup demlik
>demlik çay içip, öğle istirahatlerini geçiştirdiğimiz
>lokanta, bana bot bağlamadan önce de bir hayatım
>olduğunu anımsattığı için mi unutmak istemiyorum?
>onları hayal meyal hatırlamasam gözlerimi burada
>açtığımı ve yine burda kapatacağımı düşüneceğim
>neredeyse.
>
> Beni burada başı ve sonu belli olmayan ve sürekli
>içine çeken bir girdaba sürüklenmekten kurtardığı için
>yeditepeli kentin sokaklarına karşı bir borcum var
>sanıyorum. ve sırtımdaki yeşil-kahverengi tonların
>hakim olduğu takım elbiseyi çıkarıp, kendi kişiliğimi
>giyindikten sonraki günlerde bu borcu ödemek için
>oralarda olacağım.
>

beş buçuk yıl önce, üzerime hiç bir zaman yakıştıramadığım üniformaları çıkarmaya iki ay kala ankara'dan istanbul'daki arkadaşlarıma yazmışım. can sıkıntısından eski e-posta'ları okurken karşıma çıktı. tuşlama, noktalama, gramer hatalarına dokunmadım. okurken başka birinin yazdığını düşündürecek kadar uzun zaman geçmiş aradan. yazının kurgusundaki, bağlantılarındaki acemilik rahatlıkla seziliyor. aynı yazıyı bugün yazmak isteseydim çok daha farklı olurdu muhtemelen. seneler önce yazdığın çizdiğin karaladığın bir şeye bakarken başka biri yazmış gibi kendine dışarıdan bakabilmen, seneler önceki kendine böylesi bir flash-back'le geri dönebilmen. zamanda yolculuğun mümkün olduğu anlardan biri. açıkçası bu yazıyı -elbette çok harika bir edebi metin olmamakla birlikte- o sıralar yazmakla, okumakla çok alakası olmayan biri olarak yazdığıma inanasım gelmiyor.

yazıda anlatılan yerlere gelince;

aradan geçen sekiz seneden sonra kemalin yeri'de diğer yerler gibi çok değişti. küçük kendi halinde bir yer olmaktan çıkıp kadıköy moda sosyetesinin uğrak yerlerinden biri oldu. öyle ki bir pazar öğleden sonra içeri girebilmek için kapının önünde onbeş yirmi dakika beklemek gerekebiliyor. mephisto'ya gitmeyeli de yıllar oluyor. şimdi istiklal'deki birbirine benzer onlarca cafe'den çok farklı değil benim nazarımda. kanlıca'ya gidip yoğurt, beykoz'da, çengelköy'de balık yemeyeli uzun zaman oldu ama eminim oralar hala güzeldir.

6 yorum:

No More Virgilius dedi ki...

bu post nasıl (sonradan yazılıp da) bir öncekiyle bir sonrakinin arasına girdi? veya hep buradaydı da, ben artık iyice üşüttüm mü? neler oluyor?

anselmo dedi ki...

hayır virgilius, üşütmedin, bunamadın. en üstteki yazıdan sonra yazıldı, sonra yayınlandı.

ara sıra tarihlerle saatlerle vesaire oynamak gerekiyor.

No More Virgilius dedi ki...

Güzel... Yoksa "üstteki posta takılıp bunu nasıl göremedim?" diye kendimi sorgulayacak ve kendimi hipermetrop bir köpek gibi hissedecektim.
(Tek yorumda iki posta refer etmek bu olsa gerek.)

Adsız dedi ki...

ben seviyorum öyle yapınca.
sürprizleri sevmeyen ben, bunu seviyorum.

anselmo dedi ki...

bahsekonu sürprizler google reader'ın gözünden kaçmıyor;)

Adsız dedi ki...

demlik demlik çay içmek mi? sen mi?