01 Ocak 2008

domuz yılından arta kalanlar

alkol her şey günlerinhepcumartesiymişcesine yaşandığı bir izmir akşamı george ve henry ile kordon’da otururken kendilerine bira söyleyip “sana da süt getirsinler” sataşmalarıyla başladı; iğrenç tadına karşı kalın camlı bira bardağının dibini ilk kez orada gördüm -masadan kalkarken otelin tahminen 200 kilo çeken resepsiyonistini yatağa atacağımla ilgili esprimi tek birayla kafayı bulmuş olmama bağlamaları ise sadece bir yanlış anlamaydı-. istanbul’a dönüşte nevizade’de emerson ve nilly ile içilen bir kadeh kırmızı şarap, yazın sıcak günlerinde daisy ile gidilen burchbeach’te içilen iki hafif bira, sonbahar’da missy’de içilen üçübirarada(bira+şarap+baileys –bu arada evet baileys hatun içkisiymiş-) ve son olarak kadıköy’deki bir pub’da yalnız başına izlenen bir fenerbahçe maçında içilen bira’dan sonra kendi kendime artık sosyal içici sınıfına terfi ettiğimi deklere ettim; ben anti sosyal anselmo, sosyal içici.

eros akıllı olsun iki. susam sokağı diliyle iki harika başarısızlıkla sonuçlanan girişim. neden bana azıcık ilgi gösteren iki kadına? fare yılında artık eros’un menziline girebilmeyi –sadece- umuyoruz. aksi halde yeni menzil eros’un kendisi olacak. bana bak eros efendi akıllı ol kırırım bir tarafını bak kırırım diyorum.


fotoğraf radical noise'in bir albüm kapağından

umumi tuvalette iş başında yakalanan iki. kapıyı kapatmayı unutan iki harika utangaç kişi. kadıköy starbucks’ın tuvalet kapısını –her zamanki gibi çalmadan- açınca kıllı bacaklarıyla yirmi beş yaşlarında gözlüklü bir erkek. tek hatırladığım can havliyle kapıya uzanıp kapatmaya çalıştığı. kaçarak uzaklaşıyorum. bir gün sonra yine kadıköy’de başka bir mekan. bu kez kurbanımız yirmi beş yaşlarında peynir gibi beyaz bacaklarıyla bir kadın. ‘erkekler tuvaletinde’ iş başındayken bir yandan da telefonda konuşuyordu. kapıyı açıp kapatmam bir saniyenin milyarda biri gibi kısa bir sürede gerçekleşti. bildiğim kadarıyla big bang’de o kadar kısa sürmüştü.

vapura binen sonuncu kişi beş. doğaçlama beş harika artistik finiş. eğer planlamadıysan nefes nefes vapura, motora binen sonuncu kişi olmak; bir derbi maçında tuttuğun takımın son uzatma dakikası golüyle maçı kazanması gibidir. bir keresinde motor demir alıp iskeleden uzaklaşalı bir buçuk metreyken koşup sıçrayıp –tabi ki havada parende atmadım oha- motorun ön zeminine iniş yaptığımda, scarlett johansson’la nirvana’ya gidip gelmişim gibi hisettim –scarlett? nirvana? vapuru son anda yakalamak? hımm, bundan pek emin değilim-.

domuz yılının geri kalan zamanlarında işe gittim, eve döndüm, işe döndüm, eve gittim, işe gittim, eve döndüm. belki de günlüğümü okumalısın;

“sevgili günlük, böyle dünyanın amına koyim. sevgiler. anselmo.”

16 yorum:

Adsız dedi ki...

sevgili anselmo, çok ayıp. sevgiler. sena

Adsız dedi ki...

Ya sen eskiden bu kadar küfretmezdin aslında... Bozmuş bu ortamlar seni anselmocum..

Tugc dedi ki...

Neden kordon deyince aklıma 3-4 yaş, bira, kızarmış patates geliyor bilmiyorum ama burda da kordon-bira kelimlerini de yaklaşık görünce, aklıma takıldı. Niye yani ilk o geliyor, deniz filan gelmeli değil mi?

anselmo dedi ki...

sevgili sena, içinden geleni söyle diyor bir şarkı. kalırsa yazık olur. yazık olacağına ayıp olsun. sevgiler.

neden kordon deyinca aklımıza bira, kızarmış patates gelmesin ki tugçe? başka ne gelmeli bilmiyorum? deniz mi? sanmıyorum. istanbul'dan, boğaz'dan, kadıköy sahillerinden sözetmiyoruz ki. zaten kordon'da otururken karşıyakayı ve hemen yukarısındaki -ismini bilemediğim- sıradağları görürsün. deniz biraz arka planda kalır. kordon = bira + patates kızartması; bu gerçeği kabul et;)

Adsız dedi ki...

geçtiğimiz yıl domuz yılı mıydı?
Bak ben onu kaçırmışım...
Halbuki Domuz yılında doğmuşum ve bu hesaba göre, geçtiğimiz yıl tümüyle benim doğum günümmüş... oof off! 12 yıl sonra kutlarım artık, ne yapalım... Bu sefer unutmayacağım... :)

anselmo dedi ki...

hala geç kalmış sayılmazsın t.,

çin astrolojisine göre domuz yılı'ndan fare yılına 8 şubat'ta geçiliyor. bu durumda 40 gün 40 gece olmasa bile yarından tezi yok 33'er gün ve geceden 'doğum yılı' kutlamalarına başlayabilirsin. ama her 12 senede bir yılın 365 günü doğmuş olmayı kutlamanın mantığını, o bir günlük doğum günü çocuğu olma ruh halini tüm bir yıla yaymanın 'posibilitesi'ni de anlayamıyorum.

hem bu çinliler tuhaf insanlar; hem gözleri çekik hem de hepsi karate biliyor -değil mi?;) onların yerinde olsam biz bir buçuk milyar çinli aynı anda zıplayınca ne oluyor'u denerdim denemesi bedava

Everfever dedi ki...

Benim geçirdiğim seneden daha aksiyonlu olmuş.

Adsız dedi ki...

Gostei muito desse post e seu blog é muito interessante, vou passar por aqui sempre =) Depois dá uma passada lá no meu site, que é sobre o CresceNet, espero que goste. O endereço dele é http://www.provedorcrescenet.com . Um abraço.

Everfever dedi ki...

arkadaş diyor ki: "Zerre Türkçe bilmememe rağmen blogunu çok sevdim, çok ilginç bir blog. Sen de enim sitem olan Crescenet'e gelsene belki de seviyeli bir arkadaşlığın başlangıcı olur. Ne dersin? Spanish Love, oh yeah!"

Adsız dedi ki...

ne o kıskandın galiba. hem ben o 'arkadaş'ın samimiyetine inanıyorum;)

karar verdim yurtdışına açılacağım; viva spain, viva barcelona paz vega taşgibihatun. ama önce ispanyolca öğrenmeliyim. gerçi biraz biliyorum idare edecek kadar; hable con ella todo sobre mi madre.

Zeynep dedi ki...

sıkarlet denilen bıngıl-hımbıl kız:

yalnızca 10 saniyeliğine erkek olmak ve sıkarlet yohanson'u o gözlerle görmek istiyorum.
bir şeyleri atlıyor olmalıyım.

(sevgili enivan, farkettin mi bilemiyorum ama ben farkettim: 6 ayda bir falan yorum yazıyorum, o da tesadüfe bak hep sıkarlet'le ilgili oluyor.)

Adsız dedi ki...

sevgili sotiz,

sırf bu denli ısrar ettiğin için şu andan itibaren sıkarlet'tan uzak durmaya ve seni daha fazla sinirlendirmemeye karar verdim. ama bunun için bana bir kaç alternatif önermelisin ki bundan sonraki yazılarımda senin de onayından geçmiş hatun kişilere göndermelerde bulunabileyim. bu konudaki zevkine güveniyor ve tavsiyelerini bekliyorum;)

Zeynep dedi ki...

sıkarlet ve seda sayan arasında fark var mıdır, varsa nedir?

kendisinin wonderbra'yla memeleri yukarı doğru ittirilen koca popolu, toparlak ve at suratlı bir kardeşimiz olduğunu daha iyi görebilmek için, woody allen'dan bir doz scoop öneriyorum.

öneriler üzerinde biraz düşünmem gerek...

anselmo dedi ki...

lütfen ama lütfen -artık- 'sıkarlet' için istediğini diyebilirsin ama seda sayan ile kıyaslamak da ne demek oluyor. her ne kadar da memeleri wonderbra ile yukarı tutturulmuş ve koca popolu olsa da o iskandinav ve leh karışımından gelen asaletiyle asla şeffaf sütyen askısı giyebilecek kızlardan değil;) kendisini son olarak lost in translation'da gördüm ve bir arızasına şahit olamadım şahsen ama söz verdiğim üzere 'no more sıkarlıt'

ya maureen o'hara 'ya ne dersin? şimdi 87 yaşında ve hayatını arizona ve virgin adaları'ndaki evlerinde sürdürüyor. bu haliyle bile gelse kollarımı açar mıyım
bilemedim;)

Adsız dedi ki...

OHA!

Adsız dedi ki...

aşağı baksam oha'nson yukarı baksam oha'ra ne yöne baksam bilemedim