28 Mayıs 2008

run forrest run



kaçmak, hep şimdiden, bazen geçmişteki anılardan, anılardaki birilerinden kaçmakla olmuyor. bazen de seni yolunun üzerindeki köşe başında bekleyen ne olduğunu bildiğin sondan da, geleceğinden de kaçmayı deniyorsun.

geçmişi değiştiremeyeceğini biliyorsun, şimdi için çabalıyorsun ve gelecekte seni bekleyen sondan da belki bir ihtimal kaçarak arkana bakmadan arkanda bırakmayı.

mesela bir cuma sabahı hiç hesapsız şehrin şehirlerarası otobüs terminaline gidip nereye gittiğine bakmadan gözüne kestirdiğin ilk otobüse binip birkaç gün sonra geri döndüğünde seni bekleyen geleceği arkanda bırakmış olmayı umarak.

biraz da kendinden kaçıyorsun çünkü kendinden kaçmak, her şeyden kaçmanın uç noktasıdır. korkularınla, hayal kırıklıklarınla, boy aynasında gerçeklerinle yüzleşmekten kaçmaktır.

ama kaçamıyorsun.

çünkü nereye gidersen git kafanın içindeki sınırları aşamıyorsun. ayaklarının uzanabildiği her toprak parçası, yerdeki, gökteki mavilik, kafanı çevreleyen sınırlardan daha geniş, daha uzak değil. hiçbir yere gidememiş olarak geri dönüyor, yoluna yürüyerek devam ediyor ve kaçmayı denediğin geleceği bekliyorsun; bir başka cuma sabahı beklenmedik planlanmadık bir diyalogu, bir çarpışma anını;

crash.

14 yorum:

pass dedi ki...

kaçmaktan korkma
çarpışmaktan korkma
forrest gump film olarak iyi olabilir (ki bence değil) gerçeği manasızdır o karakterin.korkak olmayın sevin sevinin sevilin bu dünya kimseye kalmaz çarşıya bile kalmadı...işte böylee..herbişeyden ibret alan ibret aldıran habire çarpan kaçan pass adlı arkdaşınızdan tavsiyeler dinlediniz bir başka cuma sabahı vaazında buluşalım şimdi saatlerimizi ayarlayalım.ciuvvv.çotank.tıss..

anselmo dedi ki...

forrest gump'ı severim -seninle aynı fikirde olmadığımız bir konu olduğunu görmek şaşırtıcı ve güzel;)- forrest, o çok pohpohlanan amerikan rüyasını aslında bir idiot'un da gerçekleştirebileceğini, amerikan rüyasının elle tutulacak bir gözle görülecek bir değieri olmadığını kanıtladığı için, tüm o başrolünde genelde beyaz semiz amerikalıların oynadığı başarı öykülerine nanik yaptığı için, ve ancak ve sadece bir idiot'un, aptal bir aşığın yapabileceği üzere sevgili jenny'sini hep yanında ve içinde taşıyarak sonunda kısa da sürse çocukluk ve ilkgençlik aşkını elde ederek bir idiout'un bile eninde sonunda hayallerine kavuşabileceğini kanıtladığı için kahramanımdır.

çarşı ile ilgili görüşlerimi berber koltuğuna oturduğum bir zamanlarki sayıklamalarımdan biliyorsun zaten. cuma -sabahı ya da öğleni olsun farketmez- vaazı meselesine gelince; senin vaaz verdiğin hiç bir cuma'yı şahsen kaçırmazdım. bir sonraki comment on comment'a kadar esen kalın efenim.

pass dedi ki...

o rüyaya inansam forrest gumpı beğenirdim belki ama ömrüm boyu idiotları sevmedim.elimde olmadı.misal sen hiç cuma vaazını güzel bir kızdan dinledin mi?
aha yazar burda kendinden mi bahseder? bittabi. efem kaç mescidden şeyettiler passım gel bu cuma bizde vaaz et. ama yok uyanamadım. her seferinde kapıyı ısrarla vuran yan komşulara eblehçe bakıp saat şimdi kaç ki diye sordum acınarak seyredildim.evt ben bunları yaşadım ve hala hem idiot amerikalılara hem yağlı amerikalılara hem de arzı mevudu kapmak üzere denizaşırı ülkelerinden koca mabadlarını kaldırıp gelen sömürgeci ibnelere düşmanım. yazar burda gereksiz bağlantılar mı kurdu? yine bittabi. suçlu amerika değil bizzat benim.yani cuma vaazı verebilmeye aday bu zatışahane. :D
blogunuzu çok meşgul etmiycem efem.tek amacım aynı fikirde olduğumuz bi kaç konu ortaya atmaktı.şimdi kendi rüyalarıma gidiyorum.amerikan rüyası dediğin nedir? benim dünyam her gece yeniden kurulup yeniden yok ediliyor rüyamda.......

anselmo dedi ki...

rica ederim sevgili pass, yemişim amerikan rüyasını blogumu meşgul etmiyorsun elbette gene gel bloga da gel memlekete de hatta hem okul sezonu kapanmak üzere pass'ın eli kulağındadır

-'eli kulağındadır' deyimi ezan okumak için elini kulağına götüren imamefendiden bu yana gönderme olabilir mi şimdi şeyettim bence öyle bir konuyu daha açıklığa kavuşturduğumuz bu yorumumuzun da sonuna gelirken mutlu rüyalar diliyorum yankilere ve yankilerin rüyasına inanmayan herkese-

pass dedi ki...

passın eli henüz kulağında değil bittabi iş güç çocuk adam kadın filan
ama gelicez tabi gelicez ve sizlen rövanşımızı bu sefer bizim kıtada yapicez 3. kişiler hakkında paranoya üretmeden sakin sakin..:)
pazarlık yapmayı bile deneyebilirim bu sefer :D

anselmo dedi ki...

ataköy versus kadıköy demek. ilginç bir rövanş olacağa benziyor. pazarlık yapmak? sen? sen? pazarlık yapmak? buna inanmıyoruz tabi ama evet paranoyalarımızı dışarıda bırakalım;)

ama birde şu var ki; paranoyasız hayat oh ne bayat -şimdi ben uydurdum-

pass dedi ki...

kadıköyün karşısına ataköyü çıkarmayacak kadar biliyorum köyümü :)
kadıköy versus beşiktaş veya beyoğlu daha anlamlı bence..hele o günler gelsin bi gör pass nasıl açıyor istanbul ağzını, pazarlık dediğin ne ki? :)

dide dedi ki...

kaçamıyor musun?
belki kaçarsın ama. umarım kaçabilirim aslında. çok uzun zamandır bunu bekliyorum ben.

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

nereye gide blirsin ki geçmişinde senle gierken :(((

özgemor dedi ki...

fotoğraf güzel, ufuk çizgisi yamuk çıkmayaymış. sana mı ait? vapur çok mu sallanıyodu?
bir de kendi kurallarınla kaybetmek lafının geçtiği cümle de günüme damga vurdu. püf.

özgemor dedi ki...

önceki yazında gerçi o laf. neyse. ikinci püf.

anselmo dedi ki...

sabahın köründe avşa'dan çıkıp erdek'e doğru yol alırken geminin kıç tarafından. ortadaki ada avşa.

hayır, sallanmıyordu. ya da evet ama herhangi bir gemi nasıl sallanıyorsa o kadar. belki püfür püfür;)

Adsız dedi ki...

Forrest gump amerikan rüyasını amerikan kaderi haline getiren külttü bence :)

Doğuda akıntıya kapılmış kuru yaprak formu filmde oraya buraya uçuşup duran tüy olarak kendini gösteriyor hatta yani öyle benzeştirmeyi seviyorum belki :P

Kaçmak meselesine gelince asıl istediğin bacağındaki demirden yükleri atmak olmasın ;)

.o.zlem dedi ki...

gelecekte öngördügümüzü sandigimiz sonlar, tecrübelerden ibaret gibi. kacsak da, kesin bir kösede yine karsilasiyoruz/bulusuyoruz, bir gün korkarak bekledigimiz oluyor gelecek denen. ani bir (otobus) yolculuk, dönünce o yola baska giristen katilmak gibi. nerede durdugunun önemi oldugu anda her sey degisebilir. -iste bu da forest gump kismi-

bir zamanlar forest gump'i seven özlem cok konustu.